Orkestra şefi Herbert von Karajan, Richard Strauss'un Don Quixote adlı eserinin provası sırasında müziği bir pasajda durdurarak şaşkınlık içinde viyolonselci Mistislav Rostropoviç'e sorar: "Neden böyle yapıyorsunuz? Neden bu kadar çirkin bir ses çıkartıyorsunuz?" Rostropoviç cevaplar: "Burası korkunç bir sahne olduğu için öyle tınlaması gerekli." Karajan, daha da büyük bir şaşkınlıkla, "Evet, ama müzik her zaman güzel olmalıdır. Çirkin seslerin müzikte hiçbir zaman yeri olmamalıdır." diye cevap verir.

Orkestra şefi Sergiu Celibidache ise kendisiyle yapılan bir röportajda müziğin doğası üzerine sorulan bir soru üzerine "Güzellik müziğin özünde vardır. Ancak müzik güzelliği aşmıştır, müzik gerçekliktir " demiştir.

 
                                                           ***

Müzik hiçtir.
Ses müzik olabilir.
Son Başlangıçta olmalıdır
ve Başlangıç Sonda. 
Buradayım çünkü burada değilim.
Müzik ebedi şimdidir.
Müzik şu anın şu an olmasıdır‡.

                 Markand Thakar, Celidibache'den Ne Öğrendim

 

                                                           ***

 Wolfgang Amadeus Mozart'ın Bir Müzikal Şaka (KV. 522) adlı eserindeki korno trillerini düşünelim (1). Bizi gülmekten yerlere yatıracak bir espri katarlar parçaya. Estetikten o kadar uzaklardır ki! Dinlerken, "Hayır, hayır olamaz! Bunu hiçbir besteci estetik ve anlamlı olduğu için kullanamaz!" diye düşünmeden edemeyiz. Daha sonra, bir konserde,radyoda ya da başka bir yerde Mahler'in ruhun derinliklerine değindiği, kişisel ve içten 3. Senfonisi'nde aynı trilleri, hem de aynı çalgılarda duyduğumuzda (2) şaşırmamız ve onu anlamlandıramamamız doğal değil midir?

Burada bence sorgulanması gereken bir nokta var: Eğer Mozart'tan önce Mahler'i duymuş olsaydık söz konusu triller yine de yersiz ve komik gelecek miydi? Estetik algımız bir değişime alışabilir mi? 

Güzeli alışkanlıklarımız dışında tanımlayabilmek belki de kolaycamümkün olmayabilir. Diğer bir deyişle, Bir Müzikal Şakabize çirkin ve saçma geldiğinden dolayı değil, Mozart'ın stilinden uzak olduğu için komik geliyor olabilir.

 
                                                           ***


Besteci Galina Ustvolskaya, nam-ı diğer "Çekiçli Hanımefendi", piyanoyu farklı bir çalgı olarak kullanmayı denemiştir. Onun yaklaşımında, "ses" müziktir. Ya da müzik, sesin içinde gizlenmiştir. Ustvolskaya, geçmişteki büyük piyanistlerin piyanoda "Bel Canto" anlayışını -ki bu Chopin'e kadar gider- alt üst etmiştir. Piyano, Ustvolskaya için yumruklarla, kollarla ve avuçla çalınan bir çalgıdı2 (3). Sesin kalitesini önemsemez Ustvolskaya. Onun için önemli olan sesin varlığı ve o cümbüşün içinde ne gizlediğidir.

Ustvolskaya'dan söz ederken güzellikten söz etmemiz anlamlı mıdır? Onda müzik, düzenin ve armoninin çevresinde kurulmaz. Ancak düzen, sesin müziğe dönüşmesi için gerektiği kadar vardır. Müzik, bizi saran bir tecrübeye, gerçekliğe dönüşür. 

 
                                                           ***

Besteci, nadiren de olsa kaosu düzene tercih edebilir. Yani, düzenin varlığını reddedebilir. Schubert, D 959 Piyano Sonatı'nın ikinci bölümünde (Andantino)kaos sunar bize (4). Tutuk, aşırı düzenli bir ilk kısım, düzenin yok olduğu ikinci kısımla bir aradadır. 

Ustvolskaya'nın müziğinde, sesi müziğe dönüştüren düzen, Schubert'in bu dünyaya ait gibi duyulmayan müziğinde neden terk edilmiştir? Bu kaos, Schubert'e zorla bastırdığı, daha önceonun müziğinde (ve aslında hiçbir müzikte) bulunmayan bir enerji vermiştir. Ölüme ve kadere karşı bir nevi başkaldırıdır bu.

 
Son Başlangıçta olmalıdır
ve Başlangıç Sonda. 


                                                           ***



Schubert’in D 959 Piyano Sonatının Andantino'sunun ikinci kısmını eğer bölümün kalanından ayırırsak, bu kısım yine de "müzik" olacak mıdır? Bu, sesin karakteri içinde gizlidir. Schubert'in talep ettiği güzel ses, kaosu müziğe dönüştürmüştür. Estetik algımız buna nasıl bir tepki verecektir? Güzeli, sesin niteliğine bakarak algılıyorsak bu kısım iyi bir piyanistin elinde, bugüne dek yazılmış en yüce eserlerden biri olacaktır. Eğer düzen estetik algımızı belirliyorsa, bu kısım tek başına anlamsız olacaktır. 

 

                                                           ***


Deneyimlemediğimiz,  güzelden uzaktır.

 
Laura söyle;
Yüce ilham değil mi seninle?
Bu değil mi o dil -yalan söyleme bana-
Konuşulan Cennet'in bahçelerinde?
“Laura Piyanosunda “

                             Friedrich Schiller

 

Yazıda söz edilen örnekler (tıklayın)

(1) Mozart Bir Müzikal Şaka KV. 522 17:45 (Korno trili)

(2) Mahler 3. Senfoni 14:05 (Korno trili)

(3) Ustvolskaya Piano Sonata No. 6

(4) Schubert Piano Sonata D 959 Andantino

 

(*) Bu yazı Andante Dergisi Ağustos 2015 (No: 106) sayısında yayımlanmıştır.

 ​


KAOSUN ESTETIGI

CAN ÇAKMUR